İnsan yaşamının her döneminde bir tutku taşıdığına inanan 87 yaşındaki Hayriye Hanım, yalnızca geriye dönüp bakmakla kalmayıp, aynı zamanda geçmişin değerlerini yaşatmayı da kendine misyon edinmiş bir el sanatları ustası. Günümüzde teknolojinin ve modern üretim tekniklerinin hüküm sürdüğü bir dünyada, el emeğinin ne kadar kıymetli olduğu bir kez daha gözler önüne seriliyor. Hayriye Hanım, yıllar boyunca edindiği tecrübeleri ve bilgi birikimini, genç nesillere aktarmayın yanı sıra, zanaatının inceliklerini de icra ederek modern dünyaya ışık tutuyor.
Son yıllarda, el emeğiyle yapılan ürünlerin kıymeti artarken, bu ürünlerin gündelik yaşamda nasıl bir yer edindiği konusunda da farkındalık yükseliyor. Hayriye Hanım, el becerilerini sadece bir iş olarak değil, bir yaşam biçimi olarak görüyor. Yıllar içinde dokuduğu her parça, geçmişin hikayesini geleceğe aktaran birer köprü görevi üstleniyor. Yıllardır süregelen bu zanaat, nesilden nesile aktarılırken, Hayriye Hanım gibi ustaların varlığı da büyük bir önem taşıyor. Onun elinden çıkan her parça, tam anlamıyla bir sanat eseri olarak ortaya çıkıyor.
Hayriye Hanım, yıllar önce genç bir kızken elini taşın altına sokmaya karar verdiğinde, çevresindeki insanların onu desteklemesiyle cesaret buldu. Şimdiyse, 87 yaşına gelmesine rağmen aynı tutkuyla çalışmaya devam ediyor. Onun stüdyosu, gençlerden oluşan bir yürüyüş grubu için bir nevi okul haline geldi. Hayriye Hanım, bu gençlerin el sanatlarına olan ilgisini artırmak için onlara ustalık dersleri veriyor ve teknik bilgi paylaşıyor. Gelenekten geleceğe uzanan bu köprüde, Hayriye Hanım'ın rolü oldukça kıymetli. Usta öğretici olarak nesillerin birbirini tanıdığı bir ortam yaratıyor.
Hayriye Hanım’ın hikayesi, yalnızca bir el sanatları ustasının yaşamı değil; aynı zamanda azim, tutkuyla çalışmanın ve geçmişi yaşatmanın sembolü. Onun eserleri, sadece fiziksel bir nesne olmanın ötesine geçip bir kültürel miras olarak sahipleniliyor. İşte bu nedenle, genç nesillerin el emeğine olan ilgilerini artırma çabası, geleceğin sanatçılarına ilham vermekle kalmayıp, aynı zamanda toplumsal hafızayı da tazeliyor.Hayriye Hanım, el emeğiyle oluşturduğu eserleri ile toplumsal bir değer yaratmanın yanı sıra, aynı zamanda kendi yaşam felsefesini de sergileyerek gençlere örnek oluyor. Onun yaşamından çıktığı derslerin başında; emek vermeden, sabır göstermeden, istek ve azim olmadan hiçbir şeyin elde edilemeyeceği gerçeği yer alıyor. İşte bu nedenle, Hayriye Hanım yaşına rağmen hala işini severek yapmayı sürdürüyor, yaşadığı süre boyunca da bu sevgiyi etrafındakilere aşılamayı hedefliyor.
Hayriye Hanım'ın yıllar içinde elde ettiği tecrübeler onu sadece el sanatları ustası değil, aynı zamanda bir yaşam koçu yapıyor. Ustalığını gençlerle paylaşırken, dünden bugüne pek çok insanla farklı hikayeler paylaşmayı da başarıyor. Hayriye Hanım, el emeği ve aşk ile yaptıklarının, gelecekte de yaşamaya devam etmesi için sürekli çabalıyor. Bu serüven, sadece bir zanaat yanını değil, aynı zamanda zamanın ruhuyla nasıl başa çıkılacağı konusunda da dersler veriyor.
Neticede; 87 yaşındaki Hayriye Hanım, sadece bir usta değil, aynı zamanda geçmişin izlerini bugüne taşıyan bir temsilci. El sanatlarının güzelliklerini ve önemini, yaşadığı çevreyi ve genç nesilleri aktif bir şekilde etkileyerek, sürekli olarak hatırlatıyor. Hayriye Hanım’ın hikayesi, diğer zanaatkarlar için de büyük bir motivasyon kaynağı olma özelliğini taşıyor. Günümüzde el emeğiyle yapılan ürünlere olan ilginin artması, Hayriye Hanım gibi kişilerin çabalarıyla daha da güçleniyor. Bu anlamda, onun yaşama tutkusu ve zanaatına olan bağlılığı, yalnızca bir bireyin hikayesi değil, aynı zamanda tüm toplumu harekete geçiren bir öykü.