Son yıllarda iş gücü piyasası, hızlı teknolojik gelişmeler ve değişen tüketici ihtiyaçları nedeniyle köklü dönüşümler geçirdi. Birçok meslek, otomasyon ve dijitalleşmenin etkisiyle giderek azalırken, hatta tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. İşte, bu bağlamda dikkat çeken bir durum, bir mesleğin son temsilcisi olan kişiyle ilgili. Herkesin göz ardı ettiği bu meslek, tarihi ve kültürel bir sorumluluğu da beraberinde getirmekte.
Bu meslek, geçmişte toplumsal yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak kabul ediliyordu. İnsanlar, bu işi icra eden kişilere saygı gösteriyor, onlara ihtiyaç duyuyordu. Ancak günümüzde, özellikle yeni nesiller arasında bu alana olan ilgi giderek azalıyor. Danışmanlık ve bıllboard reklamcılığı gibi alternatif yöntemlerin popüler olması, bu mesleği geride bıraktı. Fakat ilgili kişiler, bu mesleğin kültürel ve sosyal öneminin altını çizmeye devam ediyor. Zamanın getirdiği değişikliklerle birlikte bu mesleğin zorlukları artarken, yalnızca bir kişinin bu işi devam ettirmesi oldukça dikkat çekici bir durum.»
Son temsilci olarak bilinen bu kişi, yıllarını bu mesleğe adamış olan 55 yaşındaki Ahmet Yılmaz. Onun hikayesi, mesleğinin zorlu koşullarıyla baş etme becerisi ve kararlı duruşuyla dolu. “Bazen kendimi bir zaman yolcusu gibi hissediyorum. Birçok genç bana büyük bir merakla bakıyor ama çoğu benim işimle ilgili hiçbir şey bilmiyor” diyor. Ahmet, önceki nesillerin kendisini nasıl tanıdığını ve eski zamanlardaki meslektaşlarıyla olan birlikteliğini özlemle anlatıyor. Bu meslek, yalnızca bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıydı. İnsanların bu mesleğe olan desteğiyle sosyal bir bağ oluşturulmuştu. Ancak şartların değişmesi, artık bu bağın zayıflamasına yol açtı. “Gençler, bu mesleği icra etmekte zorlanıyorlar. Birçok insan teknolojiye daha yatkın ve sosyal medyada daha fazla zaman geçiriyor. Ancak ben yine de umutsuz değilim. Bu mesleğin bir ruhu var ve onun ölmesini istemiyorum” diyor.
Ahmet, mesleği hakkında düşüncelerini paylaşırken, aynı zamanda geleceğe yönelik planlarını açıklıyor. “Artık daha fazla gençle bir araya gelmek ve onlara bu mesleğin güzelliklerini öğretmek istiyorum. İster istemez, gençlerin ilgisini çekmek için daha yaratıcı yöntemler bulmak zorundayız” diye ekliyor. İşin kolay olmadığını biliyor; ancak Ahmet, bu mesleği yaşatmanın ve tanıtmanın yollarını bulmayı hedefliyor.
Son olarak, Ahmet, “Belki de bu meslek benimle birlikte sonlanacak ama ben elimden geleni yapacağım” diyerek, topluma kattığı değerler ile gelecekte bu mesleğin yaşatılması için cesur bir çağrıda bulundu. Ahmet Yılmaz, sadece bir meslek sahibi olmanın ötesinde, bir mirası devralan ve onu yaşatmaya çalışan bir birey olarak karşımıza çıkıyor. Mesleğinin son temsilcisi olarak, toplumda bırakmak istediği bir iz var.
Gelecekte bu mesleğin yol alıp alamayacağı, birçok faktöre bağlı. Ancak günümüz gençliğinin, geçmişteki bu önemli mesleği göz ardı etmemesi ve onun taşımış olduğu kültürel birikimi anlaması gerekmekte. Çünkü her işin ardında, sadece bir sektör değil; aynı zamanda bir insan hikayesi, bir miras ve süreklilik arzusu yatıyor.