Hamas’ın son günlerde dünya gündemine oturan yeni rehine videosu, insani bir dramı gözler önüne seriyor. Videoda, rehineler sadece isimleriyle değil sayı olarak anılmalarıyla da derin bir kaygı taşıyorlar. "Eskiden ismimiz vardı, şimdi sayıdan ibaretiz" ifadeleri, rehinelerin yaşadığı psikolojik baskının ve kimlik kaybının güçlü bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum, sadece rehineler için değil, hepimiz için önemli bir meseledir. İnsan hayatının nasıl birer rakam haline getirildiği, savaşın acımasız yüzünü ve insanlığın derin yarasını simgeliyor.
Son yıllarda, terör örgütleri ve savaşçı gruplar, rehine videolarını sadece tehdit aracı değil, aynı zamanda bir propaganda unsuru olarak kullanma eğiliminde oldular. Bu yeni video, sadece rehineleri kurtarma çabası içinde olan devletler için değil, aynı zamanda kamuoyunun savaşın gerçeğine dair algısını da şekillendiriyor. Organizasyon, özgürlük ve adalet arayışında olan gruplara yönelik bir hikaye anlatma çabası içinde. Ancak burada önemli olan, rehinelerin durumu ve onların kimlikleridir. Sayıdan ibaret olmak, onların hikayelerinin, geçmişlerinin ve umutlarının unutturulması anlamına geliyor.
Rehinelerin kimliği, sadece kendi yaşamları için değil, aileleri ve sevdikleri için de büyük bir öneme sahip. Her bir rehine, kendi ailesinin, toplumunun ve yaşadıkları yerin sembolüdür. Sayı ile ifade edileninin ötesinde, her bir insanın yaşama hakkı, onları takip eden kaygı hayali ve yaşadıkları korkular vardır. Bir savaşın ortasında, rehinelerin seslerinin duyulması, toplumsal bir bilinç oluşturmalıdır. İnsan gönüllerinin birbirine bağlı olduğu bu dünyanın bir parçası olarak, bu durum karşısında kayıtsız kalmak mümkün değildir. Bu halde olan insanların, tekrar insan olarak anılabilmesi için herkesin bir şeyler yapması gerekmektedir.
Hamas'ın yeni videosu, sadece bir tehdit değil, aynı zamanda toplumsal bilinç oluşturma çağrısında bulunan bir uyarıdır. İnsan yaşamının kıymeti, toplumsal ve bireysel olarak birer sayıya indirgenemeyecek kadar değerlidir. Cinsiyet, yaş ve etnik köken fark etmeksizin herkesin hikâyesi dinlenmelidir. Her bir rehine, toplumun hafızasında bırakılması gereken önemli bir parça, bir hikayedir. "Eskiden ismimiz vardı" diyerek, rehinelerin çağrısı, daha sadece sayı olan bu insanları tekrar topluma kazandırma çabasıdır. Bu nedenle, toplumsal hafızayı tazelemek ve insanlık dramına dikkat çekmek her bir bireyin sorumluluğudur.
Sonuç olarak, bu tür videolar sadece belirli bir mesajı iletmekle kalmıyor; aksine, insanlığın ne denli acımasız bir hale geldiğini, çıkarların bireysel hayatlar üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor. Sadece bu rehine videolarını izlemekle kalmayıp, onlara ses vermek ve insanlık adına bir şeyler yapmak, bizlerin elinde bulunan en önemli araçtır. Unutulan rehineleri tekrar hatırlamak, onların hikayelerini dinlemek ve serbest kalmaları için mücadele etmek, hepimizin toplumsal sorumluluğudur.