Uluslararası Para Fonu (IMF), yeni yayımladığı raporda, dünya genelindeki kamu borcunun hızla artmaya devam ettiğini ve bu durumun hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Rapordaki veriler, pandeminin yarattığı ekonomik zorlukların ardından hükümetlerin borçlanma oranlarını artırdığını gösteriyor. Özellikle 2020 yılından bu yana uygulanan teşvik paketleri, ülkelerin mali dengelerini sarsmakla kalmadı, aynı zamanda gelecekte ödenecek borç yükünü de artırdı.
IMF’nin raporunda, kamu borcunun artmasının birkaç temel nedenine değinildi. İlk olarak, COVID-19 pandemisinin yarattığı ekonomik çalkantılar, birçok hükümetin mali durumunu tehdit etti. Salgın döneminde sağlık harcamalarındaki artış ve ekonomik destek paketleri, devletlerin borçlanma ihtiyacını büyük ölçüde artırdı. Bu dönemde, birçok ülke borç almak yerine tasarruf yapmak yerine, borç almayı tercih ederek krizden çıkmaya çalıştı.
İkinci bir sebep olarak, düşük faiz oranları gösteriliyor. Merkez bankalarının uyguladığı gevşek para politikaları, borçlanmayı cazip hale getirirken, devlet tahvilleri gibi güvenli yatırım araçlarına olan talebi de artırdı. Uzmanlar, düşük faiz oranlarının bu şekilde devam etmesi durumunda ülkelerin borç yükünün daha da artabileceğini ifade ediyor. Ayrıca, birçok gelişmekte olan ülkede döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar, borç yükünü daha da karmaşık hale getiriyor. Dış borçların büyük bir bölümünün döviz cinsinden olduğu dikkate alındığında, yerel para biriminin değer kaybı, bu ülkelerin ödeme güçlüğü çekmesine neden olabiliyor.
Peki, tüm bu borç artışı küresel ekonomiyi nasıl etkileyecek? IMF, borç seviyelerinin artmasının büyüme üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği uyarısında bulunuyor. Yüksek kamu borcu, devletlerin mali esnekliklerini kısıtlayabilir ve böylece ekonomik büyüme potansiyelini de sınırlayabilir. Ekonominin yavaşlaması, istihdam imkanlarını daraltarak toplumsal huzursuzluklara yol açabilir.
Bunun yanı sıra, artan borç seviyeleri, enflasyon ve faiz oranlarının yükselmesine neden olabileceği için finansal piyasalarda da belirsizlik yaratabilir. Küresel ölçekte borçlanmanın giderek artması, ülkelerin yatırım ve harcama kararlarını doğrudan etkileyebilir. Uzun dönemde, ekonomik istikrarı sağlamak adına bazı ülkelerin sıkı mali politikalar benimsemesi gerekebilir. Ancak, bu da büyüme üzerinde ek bir baskı yaratabilir.
IMF, tüm bu dinamiklerin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtiyor. “Kamu borcunun sürdürülebilir olması için, mali disiplinin sağlanması ve ekonomik büyümenin desteklenmesi şarttır,” diyor kuruluş, borç yönetimi konusunda dikkatli olunması gerektiğinin altını çiziyor.
Sonuç olarak, IMF'nin bu uyarıları, küresel ekonomi için ciddi bir tehdit oluşturduğunu ortaya koyuyor. Yüksek kamu borcu düzeyi, sadece ekonomik istikrarı değil, aynı zamanda sosyal yapıyı da etkileyebilir. Hükümetlerin gelecekteki borçlanma stratejilerini daha dikkatli bir şekilde belirlemesi gerektiği aşikar. Aynı zamanda uluslararası işbirliği ve koordinasyon da borç yüklerini hafifletmek için kritik öneme sahip. Küresel yeni siyasi ve ekonomik dengelerde göz önünde bulundurulması gereken bu veriler, ülkelerin stratejilerini yeniden gözden geçirmelerine ve borç yönetimi hakkında daha sağlam bir çerçeve oluşturmalarına yardımcı olabilir.